Ekiplerin Beş Temel Aksaklığı

The Five Dysfunctions of a Team

5/5/20255 min read

Orjinali The Five Dysfunctions of a Team. Yazar Patrick Lencioni harika bir iş çıkarmış.

Kitabın Türkçe çevirisi gayet iyi. Ben buradan almıştım.
İngilizce orjinali ise şurada var: link

Özellikle ilgimi çeken kısımları ve kendimden kesitleri aşağıya bırakıyorum.

Öncelikle yukarda gördüğünüz piramitten başlayalım.

Piramitin katları yaklaşımı öyle önemli ki...

  • İlk kat : Güven Eksikliği (yara alma korkusu) : ''Başarılı ekiplerin üyeleri birbirlerine mesafeli durmazlar'' dedi. ''Kirli çamaşırlarını ortaya dökmekten çekinmezler. Hatalarını, zayıf yanlarını ve endişelerini eleştirilmekten korkmadan itiraf ederler.''

    GK: Bunu sağlayamayan üst yönetime sahip bir startup batmaya mahkumdur.

    Ekip bağlamında kullanıldığında güven, ekip üyelerinin çalışma arkadaşlarının iyi niyetinden kuşku duymamaları ve grupla birlikteyken savunmacı olmaya ya da dikkatli davranmaya gerek duymamaları demektir.

  • İkinci kat: Çatışma Korkusu - Yapay Uyum

    ''...burada olan, gerilim. Ama neredeyse hiç bir yapıcı çatışma yok. Benim sözünü ettiğim çatışma pasif, alaycı sözlerden ibaret bir şey değil.

  • Üçüncü kat: Bağlılık Eksikliği - Belirsizlik:

    ''Karşı çık ve sonra da bağlan''

  • Dördüncü kat: Hesap Sorulabilirlikten Kaçınma (Düşük Standartlar) : Ekipte eşitler arasında hesap sorulabilirlik oluşturmak zor bir meseledir. Ama bir şey daha var: 'Katılımsızlık'

    İnsanlar planın hazırlanmasına aynı oranda katılmamışlarsa, birbirlerinden hesap soramazlar. Zaten bunun yararı da olmaz çünkü 'ben zaten buna onay vermemiştim' derler.

    İki yıldır iyice pekişmiş olan politik davranışları kırmak zor bir işti ve ne denli etkili olursa olsun, bu tek bir dersle gerçekleştirilebilecek bir şey değildi.

  • Beşinci kat: Sonuçları dikkate almama (Statü ve ego)

    Asıl önemli olan: 'Kolektif egonun bireysel egodan daha önde tutulmasıdır.'

    Selim, ''bunun elde edilen sonuçlarla ne ilgisi olduğunu pek anlayamadım' diye söze karıştı.

    ''Yani herkes sonuçlar üzerinde yoğunlaştığı ve başarıyı başarıyı bunlarla tanımladığında egonun kontrolden çıkması zor olur. Ekipten biri kendi durumundan ne denli hoşnut olursa olsun, ekip başarısızlığa uğrarsa herkes kaybetmiş olur.''

    GK: kitaptan bir örnek, şuanki ekibime de dair: Yetiştirdiği oyuncular ne kadar iyi olursa olsun, çok azı önemli yüksek okulların takımlarında yer alır, çünkü açıkçası yeterince yetenekli değillerdir. Oynadıkları maçları kazanırlar, çünkü takım olarak oynarlar ve bu sayede çoğunlukla kendilerinden daha büyük, daha hızlı ve daha yetenekli takımları yenebilirler.

    ''Satıştan hepiniz, tek tek sorumlusunuz'' dedi. Sadece Cem değil. Pazarlamadan hepiniz sorumlusunuz. Sadece Tülay değil. Ürün geliştirme, müşteri hizmetleri ve finans konularından hepiniz sorumlusunuz.

  • Ne zaman bir toplantı yapmalı ?

    İster bir savaş filmi olsun ister bir dram, bir komedi ya da bir Fransız yapıtı, görülmeye değer her filmin bir özelliği vardır. Bu özellik ne olabilir?

    ''Çatışma''

    Her önemli film bir çatışma içerir. Bu olmasa, kişilerin başından geçenler bizi hiç ilgilendirmez.

    Sizi temin ederim, bundan böyle her kadro toplantısı çatışmalarla dolu geçecektir. Ve can sıkıcı olmayacaktır. Eğer tartışmaya değer bir konu yoksa toplantı yapmayacağız.

  • Birden fazla hedefimiz olamaz mı ?
    Eğer her şey önemli olursa, hiç bir şey önemli değil demektir.

    GK: Aklıma eskiden Vodafone'daki bir yöneticim geldi. Elimde yakın zamanlı 8 ayrı iş varken önceliklendirme konusunda destek istediğimde: 'Hepsi öncelikli' deyip gözlerini devirdiği an...

  • Finansman yok. Strateji yok. Teknoloji yok. Geriye rekabet üstünlüğü olarak-hem çok güçlü hem de çok ender bulunan bir şey olduğu için- sadece ekip çalışması kalıyor. ( Kitabın giriş cümlesi)

    GK: ve bu ekip çalışmasını baltalayan bir çalışana üst yönetimin müsamaha gösteriyor olması da şirketin sonunu hazırlıyor.

    Kitabın sonundaki bu yorum ise düşüncemi oldukça doğruluyor.

    - ''Ilgın merak etmişti. ''Fahri'ye ne oldu?''

    -''Duyduğuma göre, bir kaç hafta sonra işi bırakmış ve bölümü yönetmesi için başka birini almışlar. Onun ayrılmasını izleyen bir ay içinde üç analizcinin eksilmesine karşın, bölümdeki çalışanlar olağanüstü bir gelişme göstermiş.''

    -''Tek Fahri'nin davranışları yüzünden grubun üretkenliğinin yüzde elli azaldığını mı söylemek istiyorsun?''

    -'' Hayır Fahri'nin davranışları değil.''

    İnsanların kafası karışmıştı.

    -''Benim, onun davranışlarına hoşgörü göstermem yüzünden. Gerçekten de, doğru insanı işten çıkardılar''

  • ...belki de en önemlisi (kimse açıkça kabullenmese bile)DAataTek'in çaresiz bir durumda olmasıydı. Başkan, şirketin bu yaralı durumunda bu belalı görevi üstlenecek yetenekli yönetici bulmanın kolay olmadığını söylüyordu.

    GK: belalı görevi üstlenecek yetenekli yönetici olmak güzel. Karşılığını almak koşuluyla.

  • Başkan otomobil endüstrisi hakkında pek bir şey bilmemekle birlikte, Füsun hakkında, DataTek'te yaşanan sorunları mükemmel bir şekilde çözeceği konusunda kendisini bu kadar emin hissetmesini sağlayan bir şey biliyordu.

    Füsun'un ekip oluşturma konusunda inanılmaz bir yeteneği vardı.

    GK: Füsun'la kendimi benzeştirdim. Üniversiteden mezun olduğumda Koç Üniversitesinde'ki 3 günlük kampüs işe alım etkinliğinde ekip üzerinde ne kadar etkin olabildiğimi gözlemleyebildiğim günden bu güne bunun önemli bir yetenek olduğunun farkındayım.

  • Füsun, bir elektronik firmasının başarıya ulaşması için genel müdürün ekmek kızartma makinesi konusunda uzman olmasına ya da bir havayolunun gelişmesi için başındaki kişinin yaşam boyu araç kullanmasına gerek olmadığını biliyordu. Teknik bilgisinin sınırlılığına karşın, işletme yazılımları ve teknolojisi konusundaki bilgisinin DataTek'i içinde bulunduğu zor durumdan çıkarmaya yeteceğini hissediyordu.

  • GK: Füsun'un yeni GM olarak eski GM Selim'i ekibinde tutuşu müthiş.

  • Çizgiyi çekmek.

    'Eğer yapmaya çalıştığım işi kendiniz yapabilecek olsaydınız, bana gereksinim duymazdınız. Haksız mıyım?'

  • GK: Ekipte bir toplantı sırasında diğerini zorbalayana yöneticinin müsaade etmemesi gerekiyor.

  • Kitabın 'iş yeri dışındaki ikinci toplantı' kısmı mükemmeldi. Çoğu şirketteki tecrübelerime göre pek çok şirketin sahip olmadığı bir özellikten bahsediyordu.

    Bir yöneticiler toplantısında sorulan şu soru: 'Esas ekibiniz kim?' Yönettiğiniz ekip mi, yoksa şuanda bu odadaki yönetim ekibi mi?

    Pek çok şirket yöneticisi kendi ekibiyle kendisini bir görür ve yönetim ekibindeki diğer yöneticileri rakip, bu işte şirketi daha büyük başarılardan engelleyen önemli bir unsur olarak bahsediliyor bu kitapta.

    Kendi personelimizle ilgili ne kadar güçlü duygular beslesek de ve bu onlar için ne kadar hoş bir şey olsa da, bu bugün burada oturan gruba duyulan sadakat ve bağlılığın yerini almamalıdır.

  • Güven, herkesin sizinle aynı sayfayı okuduğunu varsaymak ve zorlanmalarına gerek olmadığı anlamına gelmez. Güven, bir ekip üyesi size zorladığında bunu ekibi önemsediği için yaptığını bilmek demektir.

  • ''ama insanları zorlarken bunu onları kızdırmayacak biçimde yapmanız gerekir.''

    ''kesinlikle. İnsanları saygılı bir biçimde ve zaten doğru yolda olduklarına inanarak zorlamalısınız. Ama öyle de olsa bunu yapmak zorundasınız.''

    GK: bizim XX en önemli eksiklerin başında geliyor

  • GK: Cümleye 'ama' ile başlamamanın önemi.

    'Bu kısmi özür dilemenin yerini bulması için biraz durdu ve bundan sonraki cümlesine 'ama' diye başlamamaya özen gösterdi.

  • Doğru aday kimdir?

    Güvenilir, tartışmaya açık, grup kararlarına uymaya hazır, çalışma arkadaşlarından hesap sorabilecek ve ekibin elde ettiği sonuçlara kendi egosundan daha fazla önem verecek biri

  • ..içi rahatlamış olan Füsun, Tülay'ın tüm isteklerini yerine getirmeye dünden razıydı. Ama bunu o anda söylemeyecek kadar da deneyimliydi. ''Tüm bunlar için güvence veremem ama elimden geleni yapacağım.''